Depreme karşı dirençli yapılara yönelik farkındalık oluşturmak amacıyla hayata geçirilen YouTube kanalı Çelik Mikrofon’a katılan Prof. Dr. Naci Görür, depremlerin kaçınılmaz olduğunu belirterek, insanları depremin değil, göçen binaların öldürdüğüne dikkat çekti.
Haber Giriş Tarihi: 15.08.2024 19:05
Haber Güncellenme Tarihi: 15.08.2024 19:05
Kaynak:
IGF
İŞTANBUL (İGFA) - Tam 25 yıl önce, 17 Ağustos 1999 saat 03.02'de 7,4 büyüklüğünde meydana gelen ve 45 saniye süren Marmara Depremi’nin açtığı yaralar geçen onca yıla rağmen hâlâ taze.
Yıllar geçti ancak veriler ne yazık ki, deprem karnemizin hâlâ çok zayıf olduğunu gösteriyor. Oysa akademisyenler, yıllardır halkı bilinçlendirmek için uğraşıyor. Bıkmadan usanmadan yetkilileri bu konuda bir an önce harekete geçmeye çağırıyor. Bu uzmanların başında da Prof. Dr. Naci Görür geliyor.
Ömrünü Türkiye’nin depreme hazırlanması için çalışarak geçiren Prof. Dr. Görür, depremi kendine dert edinmiş ilgi ortaklarının çözüm için fikir alışverişinde bulunması ve kamuoyunda farkındalığı arttırmak amacıyla hayata geçirilen YouTube kanalı Çelik Mikrofon’un konuğu oldu.
“DEPREM OLMAZSA DÜNYANIN SONU GELİR”
Depremleri, dünyanın nabzı olarak tanımlayan yer bilimci ve akademisyen Prof. Dr. Görür, “Dünya, yaratılışı icabı deprem üretecektir. Deprem olmazsa, dünyanın sonu gelir. Yani deprem, bir nevi dünyanın nabzı gibi. Öncelikle ilk hatırlamamız gereken şey şu ki, insanı deprem öldürmüyor. Bizler, evlerimizi deprem zone’larında kurmuşuz çünkü buralar aynı zamanda dünyanın en verimli yerleri. Ancak onun dinamiğine uygun yapılar yaparak, tasarlayarak ve şehirler kurarak depremin zararlarını azaltmamız lazım... Modern dünyada, depremden önce kentler depreme hazırlanır. Kahramanmaraş’ın, Hatay’ın halkının kendilerine yardıma gelindiğinde yöneticileri, ‘Şimdiye kadar neredeydiniz, neden oturduğum yeri deprem dirençli yapmadınız?’ diye sorgulaması lazım. Japonya’da bizim gibi depremler oluyor, bizde on binler ölürken, orada 3-4 kişi tesadüfen ölüyor. Çünkü deprem olmadan önce kenti depreme dayanıklı hale getirmek mümkün” diye konuştu.
“DÜNYADA BİNALARIN ÇOĞU ÇELİKLE İMAL EDİLİYOR”
Dünyada depreme dirençli kentler oluşturmak için özellikle çelik yapıların tercih edildiğini belirten Prof. Dr. Görür, şunlara dikkat çekti:
“Siyasiler, bir kenti depreme hazırlamaktan bahsederken ne kadar bina yapacağını söylüyor. Ne kadar bina yıkacağını, yeşil veya çok amaçlı alanlara dönüştüreceğini söylemiyor. Ranta dönük bir mantalite var, bu yanlış. Yeni bina yapımında kat sayısını azaltmak ve hafif malzemeden yapmak lazım. Mesela çelik buna uygun. Çelik diyorum çünkü tüm dünyada, deprem ülkelerinde binaların önemli kısmı çelikle imal ediliyor. Ayrıca çelik binalar daha hızlı yapılıyor. Her şeyi bir tarafa bırakın, İstanbul’u depreme hazırlamada zamandan endişe ediyorsak, bu yolla bu sorunu da halletmek mümkün. Deprem kentinde, köyünde, kazasında, modern teknolojilerin çeşitli bina yapımındaki mukavim halini ve depreme dayanıklı malzemeleri artık kullanma, halka anlatma zamanı.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Prof. Dr. Naci Görür: Deprem dünyanın nabzıdır!
Depreme karşı dirençli yapılara yönelik farkındalık oluşturmak amacıyla hayata geçirilen YouTube kanalı Çelik Mikrofon’a katılan Prof. Dr. Naci Görür, depremlerin kaçınılmaz olduğunu belirterek, insanları depremin değil, göçen binaların öldürdüğüne dikkat çekti.
İŞTANBUL (İGFA) - Tam 25 yıl önce, 17 Ağustos 1999 saat 03.02'de 7,4 büyüklüğünde meydana gelen ve 45 saniye süren Marmara Depremi’nin açtığı yaralar geçen onca yıla rağmen hâlâ taze.
Yıllar geçti ancak veriler ne yazık ki, deprem karnemizin hâlâ çok zayıf olduğunu gösteriyor. Oysa akademisyenler, yıllardır halkı bilinçlendirmek için uğraşıyor. Bıkmadan usanmadan yetkilileri bu konuda bir an önce harekete geçmeye çağırıyor. Bu uzmanların başında da Prof. Dr. Naci Görür geliyor.
Ömrünü Türkiye’nin depreme hazırlanması için çalışarak geçiren Prof. Dr. Görür, depremi kendine dert edinmiş ilgi ortaklarının çözüm için fikir alışverişinde bulunması ve kamuoyunda farkındalığı arttırmak amacıyla hayata geçirilen YouTube kanalı Çelik Mikrofon’un konuğu oldu.
“DEPREM OLMAZSA DÜNYANIN SONU GELİR”
Depremleri, dünyanın nabzı olarak tanımlayan yer bilimci ve akademisyen Prof. Dr. Görür, “Dünya, yaratılışı icabı deprem üretecektir. Deprem olmazsa, dünyanın sonu gelir. Yani deprem, bir nevi dünyanın nabzı gibi. Öncelikle ilk hatırlamamız gereken şey şu ki, insanı deprem öldürmüyor. Bizler, evlerimizi deprem zone’larında kurmuşuz çünkü buralar aynı zamanda dünyanın en verimli yerleri. Ancak onun dinamiğine uygun yapılar yaparak, tasarlayarak ve şehirler kurarak depremin zararlarını azaltmamız lazım... Modern dünyada, depremden önce kentler depreme hazırlanır. Kahramanmaraş’ın, Hatay’ın halkının kendilerine yardıma gelindiğinde yöneticileri, ‘Şimdiye kadar neredeydiniz, neden oturduğum yeri deprem dirençli yapmadınız?’ diye sorgulaması lazım. Japonya’da bizim gibi depremler oluyor, bizde on binler ölürken, orada 3-4 kişi tesadüfen ölüyor. Çünkü deprem olmadan önce kenti depreme dayanıklı hale getirmek mümkün” diye konuştu.
“DÜNYADA BİNALARIN ÇOĞU ÇELİKLE İMAL EDİLİYOR”
Dünyada depreme dirençli kentler oluşturmak için özellikle çelik yapıların tercih edildiğini belirten Prof. Dr. Görür, şunlara dikkat çekti:
“Siyasiler, bir kenti depreme hazırlamaktan bahsederken ne kadar bina yapacağını söylüyor. Ne kadar bina yıkacağını, yeşil veya çok amaçlı alanlara dönüştüreceğini söylemiyor. Ranta dönük bir mantalite var, bu yanlış. Yeni bina yapımında kat sayısını azaltmak ve hafif malzemeden yapmak lazım. Mesela çelik buna uygun. Çelik diyorum çünkü tüm dünyada, deprem ülkelerinde binaların önemli kısmı çelikle imal ediliyor. Ayrıca çelik binalar daha hızlı yapılıyor. Her şeyi bir tarafa bırakın, İstanbul’u depreme hazırlamada zamandan endişe ediyorsak, bu yolla bu sorunu da halletmek mümkün. Deprem kentinde, köyünde, kazasında, modern teknolojilerin çeşitli bina yapımındaki mukavim halini ve depreme dayanıklı malzemeleri artık kullanma, halka anlatma zamanı.”
Kaynak: IGF
En Çok Okunan Haberler
Bu ölümler araştırılmalı..
Çalıca köyünden Mustafa Erdoğdu, Ortaburun köyündeki ormanlık alanda ölü bulundu. Kesin ölüm nedeni otopsiyle belirlenecek. AFAD ve jandarmanın katıldığı arama çalışması sonucu cesedi bulundu. Cenazesi köy mezarlığına defnedildi.
Yalova da bir genç ölümü daha
Çalıca köyü sakini Mustafa Erdoğdu, Ortaburun köyü ormanlık alanda ölü bulundu. Ölüm nedeni otopsi ile belirlenecek. Jandarma, AFAD ve SES Arama Kurtarma Derneği, Erdoğdu'yu arama çalışması yürüttü. Cenazesi Çalıca köyünde defnedildi.
Katil itiraf etti
Orhangazi Üreğil Mahallesi'nde balta ile öldürülen 25 yaşındaki Mustafa Karaman, toprağa verildi. Cinayet zanlısı H.E., jandarma tarafından iki gün sonra yakalanarak tutuklandı. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma sürüyor.
BALTA ile ÖLDÜRDÜ
Orhangazi Üreğil Mahallesi'nde 25 yaşındaki Mustafa Karaman balta ile öldürüldü. Babası tarafından cesedi bulunan Mustafa'nın katili H.E., jandarmanın operasyonu ile 2 gün sonra yakalandı. Mustafa Karaman, Orhangazi'de toprağa verildi.
17 yaşındaki sahte polis tutuklandı
Yalova'da, polis kılığına girerek Iraklı bir şahsın 1 milyon lira değerindeki altın ve gümüşü ile 1.600 dolarını çalan 17 yaşındaki A.B.B. yakalandı ve tutuklandı. Şüpheli, jandarma ekiplerinin çalışmasıyla Termal ilçesinde yakalandı.
Yeni atamalar
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan atama kararıyla Yalova'da 2 vali yardımcısı ve 2 kaymakamın görev yeri değişti. Yeni atamalar: Ekrem Çalık, Osman Sarı vali yardımcısı; Abdulkadir Şahin, Erinç Demir kaymakam olarak atandı.