Hava Durumu

ZİHİNSEL SOYKIRIM

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2021 17:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2021 17:01

Türkiye ve dünya tarihine bakıldığında; kendilerini ayrıcalıklı gören bazı insanlar ya soy,ya servet, ya mal, ya güçle kendilerini farklı görmüşlerdir.

Günümüzde kavramlar değiştirildi ama uygulama aynı. Bir yanda seçkinler yani halkın çoğunluğunun emeğini sömürerek en iyi giyinen, en iyi yiyecekleri yiyen, en iyi yerlerde oturanlar. Diğerleri ise ırgatlar/işçiler. Bu ikilemde çoğu kez, DİN kullanılır. Bir yandan bütün insanlar eşittir derler, diğer yandan kendilerini kandıran, yanıltan, sömüren büyüklerine, ALLAHIN seçkin kulları derler, onlara biat etmek gerekir derler, onlar özel insanlar derler. Biat algısı; İnsanların sorgulama algısını dondurur.

Dinlerin dışındaki ideolojik akımlarda da farklılık yoktur.Düşüncede, anlayışta, uygulamada dincilerden farkları yoktur ama düzenin işletilmesinde, söylemlerinde farklı görünürler. Kelimelerle oynarlar. Her iki tarafta da insanın köleleştirilmesi yatar. Bu anlayışlardan insan eli değen anlayışlar güçlünün düzenlediği şekildedir. Din de bilhassa İSLAM inancında insan HALİFE olduğu için özeldir. Dincilik maskesiyle uygulama yine insan eli değen anlayış halini almıştır.

Her iki akımda ilk ve ortaçağ mistik düşünce odaklıdır. Temelde insan beynini ele geçirmek yatar. İnsan beynini ele geçiren ve hayat tarzını kurgulayan bu savaş, eğlenceden eğitim ve kültüre kadar bir çok alanda sessiz ve derinden devam ediyor. Bu zihinsel savaş aslında kültürel salgın olarak yayılıyor. Güçlüler kurallarını korlar ve uygularlar. Günümüzde bu sömürü “Dinler arası diyalog” ya da “Büyük orta doğu projesi” diye adlandırılır. Sistemin adı ne olursa olsun, altında zihinsel sömürü yatar.

 İnsan beynine en yoğun bilgi girişinin olduğu ortamlar; Eğitim kurumları, yazılı ve görüntülü medya, internet ve eğlence mekanları bu zihinsel salgının yayılma yerleridir. Çünkü bu virüs bilgilendirme, eğitim, öğretim, eğlendirme gibi yararlı faaliyetler sırasında zihinlere kolayca nüfuz ediyor.

Değişim virüsünün uyuşturduğu beyinlere kolayca yerleşen ve hastalıklı hayat tarzını sinsice yükleyen bu salgın değişim kültürü, çağdaş ve modern hayat gibi isimler arkasına saklanarak, yöresel ve geleneksel ne varsa silip süpürüyor.

İnsan beyninde birkaç aşamada yok oluş sağlanır. İlk aşama, dış dünyayı tanıma ve bilgilendirme maskesiyle yapılan zihinsel aldatma ile başlar. Yararsız bilgilerle, pembe hayallerle sanal bir dünya kurulurken aslında yapılan iş, zihinsel aldatmadır. Bu pembe dünyanın zihinleri uyuşturan morfini ise siyasettir. Siyasette güya herkes katılımcıdır. Ne hikmetse lidere biat uygulanır. Sonra, bilgi diye sokuşturulan KİRLİ bilgilerle inşa edilen zihinsel kirletme dönemi başlar. Bu bilgi kirlenmesinin yıllar süren tortusu zihinsel kirlenmedir. Daha sonra da, yabancı kültürel değerler ve düşünce şekli bütün zihni kaplarken zihinsel işgal tamamlanıyor demektir. Beyinler sığlaşırken hayat tarzı istenilen şekle dönüşmüş olur.En sonun da, zihinsel köleliğe yol açan zihinsel soykırım dönemidir. Kendine  ait ne varsa, acımasız şekilde imha ettirilir. Millî ve manevi değerler, vatan, bayrak, din, ahlak ve size ait her şey gereksiz, modası geçmiş ve çağ dışı kabul edildiği için imha edilmelidir.

Bu soykırımdan daha acımasız ve tehlikelidir. Çünkü maddi soykırıma uğrayan toplumlar bedenen yok olduğu için, mesele kökten bitmiştir. Zihinsel soykırım, bir milletin asırlar süren neslini yok edebilir.

Zihinsel olarak sürüleşen toplumlar tarih sahnesinde cismen vardırlar. Esareti kurtuluş olarak algılayan bu gönüllü kuzular, beyinlerine işlenen biat ve itaat programları sonucu sefalet ücretiyle çalışan verimli sürüler olurlar.Zihinsel sürüleşen toplumlar, hayat tarzını dışarıdan yüklenen değerlere göre tanzim ettiği için kendi değerlerine yabancılaşır, küçümser hatta onları düşman gibi görmeye başlar. Kutsal değerleri çiğnenir veya satılırken sevinir ve üzülenleri yadırgar. Özelleşmelere toplumun itirazı veya bilgi seviyesinde ki katılımını gözlemlemeniz yeterlidir.

Çünkü ruhunu yeni kutsallar sarmıştır. Anlatıldığı kadardır bütün dünyası. Dinlediği kadardır hayalleri. Ah bir okuyarak öğrenebilseydi kendi değerlerini zaman zihinsel çöküşe/esarete dur diyebilirdi. Başarısızlıklarımızı birilerine yükleyerek sorumluluktan kurtulmaya çalışırız.

İnsani değerlerin yok edildiği bu yeni hayat tarzına yoğun bir reklam, asılsız propaganda ile çabucak alıştırılır. Yaşadığı toplumu aşağılayan anlayışın temeli bu zihinsel sürüleşmedir. Zihinsel işgalin gizlenerek toplumların sürü haline getirilmesi de toplumsal barışı olumsuz yönde etkiler.

Batı; Refahını, dünyayı işgal ederek sömürerek sağlarken, üçüncü dünya ülkelerinde ise demokrasi, insan hakları, özürlük gibi içi boş ifadeleri kullanarak biçimlendirir. Bu konuda yerli ve yabancı işbirlikçileri kullanmaktadır.

Türkiye ve İslam dünyasındaki çatışmalar eksik olmuyor senelerdir. Bu coğrafya da  ki; Kin, nefret ve öfke seline bakın, bir de batı ülkelerindeki toplumsal hayat düzenine bakın.

İnsanlar doğuştan eşittir. İnsan odaklı; hukuk devleti, sosyal devlet, adalet herkes için aynı, anlayışı işletilmelidir. Türk milleti asırlarca esaret kelimesi ile anılmamış. Şu günlerde ne oldu da geçmişindin ders almıyor, geleceğini sorgulamıyor. Türk Milleti için ZİHİNSEL SOYKIRIM başarıldı mı acaba. Eğer kötü sona gelinmediyse (ben daha gelinmediği kanaatindeyim) ilk emir OKU uygulanırsa Türk Milleti de kurtulur, bütün insanlıkta. Tarih örneklerle doludur.

Sürekli olarak kendini yönetebilmek insanın sahip olabileceği en değerli yeteneklerden birisidir.

OKU.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.