KRAL VE DALKAVUKLAR

Kralın çıplak olduğunu görüp söyleyememek. Evet kral çıplak, herkes görüyor ve söylemiyor. Söylemeyenler kendilerine bir zarar gelebileceğinden korkuyor veya çekiniyor söylemiyor. Ya da iş bağlantısı umuyor ve söylemiyor.
Krala ne demeli. Kral da biliyor çıplak olduğunu ama o da halinden memnun. Galiba onunda işine geliyor. Dalkavuklara gelince. 
Onlar da bolca NEMALANIYOR. Nasıl olsa suçlu aranıldığı zaman, suçlu belli. KRAL.
Yönetim her hangi bir konuda başarısız olursa suçlusu YÖNETİCİ. İnsan varlığının olduğu her kademedeki yöneticiler. Konumları ne olursa olsun birileri nemalanır birileri suçlanır.
O sebepten yönetici etrafını DALKAVUKLAR yerine EHİL insanlarla doldurmalıdır. Tabi öncelikli olarak yöneticinin kendisi ehil olmalı.
Bu sadece insan olan dünya da geçerli. Kul hakkının; Tüyü bitmemiş YETİM hakkının sorulacağı bir gün varsa. Ya da hesap sorulacak, tartıya çıkılacak bir gün varsa. Ben var olduğuna inanıyorum. Her konuda olduğu gibi sorumluluk makamında olanların mesuliyetleri daha fazladır. Ben görmedim, duymadım deme gibi şansları yoktur.
Yönetmeye talip oldun mu bileceksin, göreceksin. Etrafında ki dalkavukları da tespit edip uzaklaştıracaksın. Sorumluluk altına girmek çok zordur sebeptendir ki herkes sorumluluktan kaçar. Hem sorumluluk almayız hem de birilerini suçlarız. Ben, sorarsa krala çıplak olduğunu söylemek isterim. Sormazsa da konu başlıklarını açarım. İsterseniz sizlerde bu yazıyı fırsat bilip yorum olarak yazabilirsiniz.
Her konuda her zaman suçlu hazırdır. Olumlu eylemlerini kendi kerametleri gibi gören yöneticiler, olumsuzlukları da kendilerine mal edebilmeliler. Göremiyorsa da birileri göstermelidir. Kralı çıplak görenler mutlaka bir şekilde bunu krala söylemeliler. Kral da dalkavuklara dikkat etmelidir.
Önce kendi kapımızın önünü süpürmekle işe başlayalım. Her konuda ki ŞEFFAFLIK. Eğitim kurumlarında ki boş vermişlik. Bütün yöneticiler senelerce bu hesabı kullara veremediği gibi, Allah’a hiç veremezler.
‘’Çirkin hayat yoktur hayatı çirkinleştiren insanlar vardır. Kimi hırsından, kimi alınganlığından, kimisi de CAHİLLİĞİNDEN yapar’’.
Yani önce kapımızın önünü temiz tutmalıyız. Mesuliyet alanımızın meselelerine sahip çıkmalıyız. Her birimiz kralı görünce usulüyle kendisinin durumunu açıkça söylemeliyiz. Kendi aramızda konuşarak hiç bir meseleyi halledemeyiz. Mutlaka krala ulaşılmalıdır.
Bizler (istisnalar tabi ki var) son yıllarda konulara çekinerek, şüpheyle ve menfaatçilikle yaklaşmaktayız. Böyle yaklaşınca da suçluya suçunu söylemiyoruz. Ya da suçlu değilse bile kendisini aklamasına fırsat da tanınmıyor. Hatalar zinciri içinde hep beraber boğulup gidiyoruz.
Her seferinde de birilerini suçlayarak kurtulduğumuzu zannediyoruz. Birilerini suçlama yerine aynada ki suçluya bakmalıyız. Bakış açımızı da kontrol etmeliyiz.
Bakınız kimse kendini kandırmasın. Krala çıplaklığı söylensin. Belki de yöneticilerimiz (KRALLARIMIZ) çözüm üretebilecekler. Biz onu seçtiğimize göre inanıyor ve güveniyor olmalıyız. Eğer böyle değilse durum daha da vahimdir. Eğer tanıyor ve güveniyorsak bizi dinler ve görevini de güzel yapar.
Devlet adına atanmış ise zaten LİYAKATLI OLMASI gerekir. Liyakat ehli değilse de liyakat ehline yerini terk etmelidir AKILLI KRAL.
Sayın KRAL etrafınıza çok iyi bakın. DALKAVUKLARDAN kurtulun. Eğer bir sıkıntı yok diyorsanız da zaten dosya kapanmıştır. Bir yerde sıkıntı var ve sıkıntı olduğunu söyleyen yöneticilerde var ise, mevcut sıkıntının sahibi oradaki yöneticidir. Eskiden yöneticiler kıyafet değiştirerek dolaşır, vatandaşların dertlerini kendilerinden dinler ve çözüm ararlarmış. Bu yüz yılın yöneticileri de kendilerine bakmadan hep birilerini suçlayarak sütten çıkmış ak kaşık olduklarını zanneder olmuşlar.
Bu alemde işiniz iş. Ya diğer alem de. Esas terazinin olduğu, her şeyin kayıt altında tutularak karşımıza geldiği, kendi organlarımızın, vicdanımızın dürüst olduğu ALEM. Sayın kral unutma ÖLÜM var.
“Büyüklük odur ki, hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için gerçek ülkü neyse onu görecek hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen bunda karşı koyuşları yok eden olacaksın. Önüne sayılamayacak güçlükler yığacaklardır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu güçlükleri aşacaksın. Ondan sonra sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere de güleceksin.”