BUGÜN BİRARAYA GELECEKLER

Çağlayan Deresi üzerinde kurulacak olan Yalova Termal Çağlayan Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES)’e tepki sesleri yükselmeye başladı. Gökçedereliler ve TEMA Yalova Şubesi yapılacak olan ÇED toplantısına tüm Yalovalıları davet etti.

TEMA ve Doğa severler itirazlarının yapılacak olan baraja olmadığını çevreyi yok edecek olan Hidrolik santral ve maliyeti düşürmek için ormanlık alana kurulacak olan beton santraline olduklarını belirttiler.

Bu proje, mevcut Gökçe Barajı’nın kapasitesini desteklemek için Yalova Termal Çağlayan Barajı’nda yeni bir depolama alanı oluşturacak. Ayrıca, Çağlayan Deresi’nden gelen sular, Gökçe Barajı’na iletilmeden önce, iki baraj arasındaki yaklaşık 106 metre brüt su düşü farkından faydalanılarak elektrik enerjisine dönüştürülecek. Yalova merkez, Çınarcık, Termal, Altınova ve Çiftlikköy ilçelerinin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla bölgede yaklaşık 433 milyon TL yatırım yapılması planlanıyor.

Yalova Termal Çağlayan Barajı, 14.976.000 metreküp su depolama kapasitesine sahip olacak. Baraj eteğinde inşa edilecek hidroelektrik santralinin kurulu gücü ise 2,08 MWm/2,00 MWe olarak planlanmış. Bu yenilikçi teknoloji sayesinde, içme suyu temin edilirken aynı zamanda enerji üretimi de gerçekleşecek.

Projenin Ekonomik ve çevresel faydaları

Yılda yaklaşık 8 milyon kWh enerji üretimi sağlanması beklenen hidro elektrik santralinden, 2.500 hanenin yıllık elektrik ihtiyacını karşılayabilecek.İçme suyu arzında ise yılda 15 hm³ ilave kapasite sağlanması bekleniyor.

HES’ler sağladığı yararların dışında pek çok zarara da sahiptir ve genellikle inşa edilecekleri alanlarda istenmemektedirler.

Yukarıdaki haritada ise içme ve kullanma suyu havzalarının koruma alanları ve proje bileşenleri yer almaktadır. Bu iki haritadan yola çıkarak görüldüğü üzere proje kapsamında hazır beton üretim santrali ile şantiye yan yanadır ve mutlak koruma alanı içerisinde kaldığı görünmektedir. Mutlak koruma alanının sınırda kaldığını varsaydığımız iyimser senaryoda dahi beton santrali kısa mesafeli koruma alanı içinde yer almaktadır. Beton santrallerinin kirleticiliği yüksektir ve içme ve kullanma suyu koruma alanlarında varlığından söz dahi edilmemesi gerekmektedir.

Ayrıca şantiye alanı olarak kullanılması planlanan alanlar da “tarla” vasıflı parseller üzerinde kalmaktadır. HES ve baraj projesi kapsamında rezervuar kazısından çıkarılacak hafriyat malzemesinin depolanması için 2,65 hektar büyüklüğünde hafriyat depolama alanı belirlenmiştir. Söz konusu alan ise “tarla” ve “orman” vasıflı parseller üzerinde kalmaktadır. Doğal varlığımız ormanlara verilecek bu zarar yaşam alanlarının hava kalitesini doğrudan etkilemektedir. Dahası orman ekosistemi içerisinde yer alan tüm canlı çeşitliliğini yok edecektir.  Ormanlar bir yana daha basit ekosistemler olan ağaçlık alanların dahi iklim krizi nedeniyle yaz aylarında artan sıcak dalgalarından insanları ve tüm canlıları koruduğunu, ortamın sıcaklığını düşürdüğünü ortaya koyan birçok bilimsel çalışma mevcuttur. Dolayısıyla ormanlar önemli karbon yutakları olmaları nedeniyle iklim değişikliğine karşı en kıymetli varlıklarımızdan biri olmasının yanı sıra bulunduğu bölgenin iklimini düzenlemek için en önemli ekosistemlerdir. Böylesine kıymetli doğal varlıkların maden projeleri için yok edilmesi çevre sağlığı ve insan sağlığı açısından kabul edilemez. İklim krizinin suyumuzu ve gıdamızı tehdit ettiği günümüzde tarım topraklarımızı korumak çok önemlidir. Dolayısıyla orman ve tarım alanı olan doğal alanlarımızda bu projelerin yapılmasını istemiyoruz.

Bu durum HES’ler neden istenmiyor sorusunu da beraberinde getirmektedir çünkü çevreciler HES’lerin yarardan çok zarar getireceği düşüncesinde. O zararlardan bazıları şunlardır;

1. Faaliyeti sırasında çevre dostu olarak ifade edilen HES’ler inşa edilme sürecinde çevreye büyük zararlar verebilmektedir. Yapım aşamasında, üzerine inşa edilecek dere, kanallar ile başka bir yöne akıtılmaktadır ki bu işlem sırasında da çevre ormanlara zarar verilmesi söz konusudur.

2. Üzerine inşa edilen dere içerisinde yaşayan canlıların yaşamına müdahale edilmekte bu durumda o canlıların ölümüne neden olmaktadır. Ancak bu zarar derelere can suyu bırakılarak ve yerinde denetim yapılarak önlenebilmektedir.

3. HES’in bulunduğu çevrelerde hastalıklarda artışlar görülmektedir.

4. HES’lerin inşa edildiği bölgelerde erezyon  ve sel oluşumunda artış gözlenmiştir.

5. Santralin faaliyeti sırasında barajlarda yüksek oranda buharlaşma meydana gelmektedir. Bu buharlaşmada çevre yörelerde ki toprakların tuz oranını arttırmakta ve toprağın verimliliğini azaltmaktadır.

HES’in Faydaları Nelerdir?

1. HES kurulumu ile akarsulardaki suların boşa akması önlenmekte ve bu akış enerjiye dönüştürülerek insanlığa fayda sağlamaktadır.

2. HES’ler UNESCO ve Avrupa Birliği tarafından çevre dostu olarak tanımlanmaktadır. Kuruldukları alanlara yeni istahdam olanakları yaratan HES’ler aynı zamanda o bölgenin kalkınmasını da sağlamaktadır.

3. HES projeleri, oluşturulması planlanan yörenin ekonomisine de katkı sağlamakta ve dışa bağımlılığı azaltmaktadır.

4. Hidroelektrik Santrali atık oluşturmamakta bu sayede çevreyi kirletmemektedir. Ayrıca HES’ler yüksek verim sağlayan, yenilenebilir, temiz yapılardır. Uzun ömürlüdürler aynı zamanda HES’lere yapılan yatırımların karşılığı kısa vadede geri alınmaktadır.

5. Yerli bir kaynak olması, düşük maliyetli olması ve çevreye uygun olması HES’leri önemli bir kaynak haline getirmektedir. Ayrıca beraberinde ekonomik bağımsızlığı da getireceği için dışa bağımlılığın azalmasına yardımcı olmaktadır.